3 Aralık 2007 Pazartesi

Pinhani: İç Burkar Gibi Ama Değil Gibi

İlk olarak İstanbul’da adlı şarkılarıyla müzik kanallarında yer aldılar da bu vesileyle kulaklarıma bayram günü yaşattılar Pinhani'nin eski Bakırköy tayfasından oluşmuş müzisyenleri. Kendilerini dinlediğim ilk andan itibaren bana lise döneminde olan veya lise döneminden yeni çıkmış gençlerin bunalımlarını buram buram yansıtan şarkılarıyla fazlasıyla Mor ve Ötesi'nin ilk dönemlerini hatırlattılar. Bu ruh halini ise aynen morların Şehir albümünde olduğu gibi çok sade ve içten kelimelerle ifade edebilme yeteneğine sahip Pinhani. Ancak şöyle bir fark var ki Pinhani'nin grup üyeleri Mor ve Ötesi'nin Şehir döneminde olduğu gibi lise tayfası değil. Ayrıca Mor ve Ötesi'nin 10 yıllık albüm ve konser macerası sonunda edindikleri izleyici kitlesini de müzik endüstrisinin günümüzdeki hali sayesinde şimdiden elde etmiş durumdalar.

Gittiğim iki Pinhani konserinde de ortamın bayağı kalabalık olduğunu, iğne atsan yere düşmüyor değilse bile, grubun hatırı sayılır bir izleyici gürühuyla karşı karşıya olduğunu söylemek mümkün. Aynı zamanda gelenlerin yaş ortalaması da 25 yaş ve üstü olarak tanımlanabilir. Bunda 2 sebep etkili olabilir birincisi çıktıkları mekân yani Balans giriş parası olsun, içip tıkınma parası olsun ücretlerini son derece yukarıda tutan bir mekân. Bir üniversite öğrencisinin yabancı bir gruba vereceği para ile yerli bir grubu Balans’ta dinlemesi aynı yere varıyor. Bu sebeple iki üç kuruşun tabiî ki hesabını yapacak olan üniversite öğrencisi çok değişik bir etkinlik olmadıkça paldır küldür Balans’a koşmayacaktır. İkinci sebep ise konserlerin hep hafta içi olması. Üniversite öğrencisini çok etkileyen bir olay değildir bu, ama kesin anasından babasından izin alacak olan ufaklıkları etkileyecek bir şeydir bir sonraki gün okulun olması. Bu yüzden Pinhani konseri kaliteli ama pahalı bir mekânda biraz ayrıcalıklı bir gruba verilmiş oluyor. Ayrıcalıklı derken gelenlerin mavi kan taşımıyor olduğunun farkındayım. Sadece bir konsere 25–30 milyon vermek, içerde de bira başı 10 milyon ödemek herkesin harcı değil.

Bütün bu para hesap kitap yorumları üstüne belirtmek gerekir ki bizler davetiye ile içeri giren kişilerden olup, davetiye dağıtan kurum, kuruluş, dernek ve örgütlere müteşekkir olarak izleyip ayrıldık konserden.

Grup ile ilgili yorumlara geri dönmek gerekirse mütevazı kelimesini bu gençler için kullanmak son derece uygundur ama aynı zamanda bir o kadar da yetersiz. Sahnede duruşları klipte duruşları gibi aynen. Sakin sakin çalıyorlar, arada teşekkür ediyorlar ve bazı şarkılar hakkında yorum yapıyorlar o kadar. Normalde sahnede coşan kuduran insanlar görmekten büyük zevk alan biri olarak bu sakinlik, “efendi çocuk” “helal süt emmiş” görünümlü çalgıcılar hiç de itici ve sinir bozucu gelmiyor insana. Bunun sırrı da çaldıkları şeyleri gerçekten hissederek ve zevkle söylemeleri. Çaldığı şarkıyla, enstrümanıyla bütünleşmiş bir insan ne kadar seyirciden koparsa kopsun o kişi kötü performansla suçlanamaz zaten. Ayrılık üzerine olan şarkılarını dinlerken “vah vah çocukcağız biraz önce sahne arkasında ayrıldı herhalde kız arkadaşından” diye düşünüyor insan. İstanbul’dayı dinlerken 5 dakika önce köyden geldi, ablası orospu oldu, abisi mafyaya katıldı, annesi babası da İstanbul’da geçinemeyince öldüler herhalde diye hissediyorsun. Bir insan nasıl o kadar içten İstanbul’da şarkısını söyleyebilir ki yoksa.

Herkes mutlaka en az bir Pinhani konserine gitsin kampanyası başlatmak istiyorum işte bu yüzden. Şarkı yazmak, bir müzik aleti çalmak, güzel söz yazmak kolay şey değil. Güzel sözle güzel melodiyi birleştirmek hiç kolay değil. Gelin varın güzel müzik ve güzel sözü birleştirdikten sonra üstüne bir de bir bar dolusu insanı ekstra sahne şovları olmadan etkileyebilmenin zorluğunu siz düşünün. Pinhani bunu başardığı için gidip izlenmelidir. Bu arada bu kadar yorum üstüne grubun deli divane hayranı olmadığımı belirtmem çok mu abes kaçar bilmiyorum, ama aslında öyle. Zaten artık yaşım başım bir grubun çığlık atan groupie’si olma yaşını geçti. O yüzden son derece içten bir “aferin adamlara” hissiyatıyla yazıyorum bu yazıyı.


Bir de ufak bir uyarı; bunalımlardan bunalımlara sıçrarken önce Yalnız Şarkı (Mor ve Ötesi) ondan sonra da Pinhani’den İstanbul’dayı dinlemeyin ardı ardına. Bir tür overdose, Golden Shot etkisi yaratacağına dair derin inançlarım var. Sarhoş olup eski sevgililerini arayan adamın durumu misali insanı kontrol edemediği depresif hezeyanlara iter bu şarkılar.En azından ergenken dinlemeyin, sonrasında umarım üzüntünüzle baş edecek beceriyi kazanmışsınızdır zaten.

blogger templates 3 columns | Make Money Online